31 Ekim 2017 Salı

Trabzonspor - Galatasaray






Galatasaray, ligdeki ilk mağlubiyetini Trabzonspor'a karşı aldı. Maçın hakemi Halis Özkahya çok kötü bir maç yönetti ancak ben her zaman olduğu gibi işin oyun kısmına bakmak istiyorum.

Trabzonspor, bu haftaya kadar kötü bir oyun sergilese de kalite eksiği olmayan bir takım. Yani bordo mavililerin bu durumda olmasının sebebi bana göre başka faktörler (oyuncu-antrenör ilişkisi, yönetim eksikliği vs.) Yani Trabzonspor bulunduğu yerde olacak kadar kötü bir takım değil, özellikle motive olduğu maçlarda hiç değil. Ben Galatasaray'ın bu maça yeterli saygıyı gösterip, iyi şekilde hazırlanmadığını düşünüyorum.

Galatasaray'da Tudor bence maça çıkardığı ilk 11 ile büyük bir hata yaptı. Neydi bu hata? Tabii ki Selçuk İnan.

Selçuk, Konyaspor maçında oyuna sonradan girmiş ve etkili de olmuştu. O maçta tempo çok düşmüş ve Galatasaray orta sahada yaptığı gereksiz top kayıpları sebebiyle çok kötü zor anlar yaşamıştı. Milli ara dönüşünde tempo yapmakta sıkıntı yaşayan o Galatasaray'a, bu temposuz oyunda topu tutma adına Selçuk ilaç gibi gelmişti.

Ancak, Trabzonspor maçında Selçuk'un tercih edilmesinin yanlış olmasının altında da yine ''tempo'' yatıyor. Bu maçın tempolu olacağını öngörmek zor değildi ve tempolu oyunda Selçuk'un takımına faydadan çok zararı var.

Örnekleyelim, yorum her zamanki gibi görüntünün altında olacak.



Selçuk'un en büyük problemi fiziksel yetersizliği, kalça mobilitesinde büyük sorunları var. Bu da havadan gelen toplarda (koordinasyon gerektiren ve kontrol edilmesi zor toplarda) ve sahipsiz toplarda yetersiz kalmasına sebep oluyor. Maçta tempo yok iken bu büyük problem değil, çünkü topu kontrol edecek zamanı oluyor. Ancak böyle yüksek tempolu maçlarda 15 yaş altı oyuncusu gibi kalıyor sahada.




Yine çabuk karar vermesi ve koordinasyonunu iyi kullanması gereken bir pozisyon ve yine komik duruma düşen bir Selçuk İnan. Selçuk'un vücudunda ciddi bir esneklik problemi var, bir profesyonel futbolcunun bu topa hamle yaparken vücudunu çok daha rahat kontrol edebiliyor olması lazım.




Yine bir sahipsiz top ve yine Selçuk'un yetersizliği. Bero'nun ne kadar cesur geldiğine bakın topa, Selçuk için ise iki ihtimal var; ya korkuyor ya da o ilk andaki patlamayı vücudu artık yapamıyor. İki ihtimal de çok vahim. Orta sahanızda Selçuk gibi bütün sahipsiz toplarda başarısız olan bir oyuncunuz olduğunda da baskı yemeniz kaçınılmaz oluyor.





Selçuk'un saha görüşünün zayıflığını ve Selçuk ile niye Galatasaray'ın başarılı olma şansının olmadığını bu yazımda ( http://atbunugol.blogspot.nl/2017/06/selcuk-ile-mumkun-degil.html ) anlatmıştım. Burda da yine saha görüşünün ne kadar kötü olduğunu görüyoruz Selçuk İnan'ın.





Selçuk'un bu maçtaki hatalarını, yerleşim yanlışlarını göstermeye kalksam 20-25 tane videoyu Selçuk'a ayırmak zorunda kalırdım. Galatasaray'ın bu maçta oyun kuramamasının başlıca sebebiydi Selçuk, Fernando'nun yanına defalarca kez gelerek gereksiz bir şekilde oyunu sıkıştırdı ve ön taraftaki oyuncuları yalnız bıraktı.

Burdaki soru şu; bunu Tudor mu istedi Selçuk'tan? Çünkü bu pozisyonda Feghouli Gomis'in hemen arkasına gelmiş durumda, yani bir plan söz konusu gibi. Tudor bunu istediyse çok büyük yanlış yapmış, çünkü Selçuk artık sırtı dönük top aldığında yüzünü dönemiyor (son 3 senedir) bu görevi N'Diaye'ye verse daha doğru olabilirdi bana göre.

Selçuk'tan halen bu tarz aksiyonları beklemek büyük hata. Bu top kaybının ardından Galatasaray yaklaşık 2 dakika boyunca baskı yemiş Trabzonspor'dan.




Gollere geçelim, Maicon burada çok gereksiz bir faul yaptı taç çizgisindeki rakibine, olabilir her maç bu tarz hatalar olabiliyor.

Burda asıl konu ise Galatasaray'ın bu maçtaki duran top savunması. Son haftalarda bu konuda gözle görülür aşama kaydeden sarı-kırmızılılar bu maçta adeta dibi gördü.

Trabzonspor'un kadrosunda üç tane oyuncu var hava toplarında etkili olabilecek. Uğur Demirok, Okay ve Dame N'Doye. Duran toplarda bu üç oyuncu da hiç iyi marke edilmedi. Bir ara Uğur'un başında N'Diaye vardı, inanılır gibi değil.

Okay'ın da ilk yarıda böyle bir pozisyondan yararlanamadığını hatırlayacaksınızdır. Golde de Galatasaray ceza sahası içinde sayıca fazlaca olmasına rağmen kafayı çok rahat vurduruyor. Galatasaray'ın hava toplarındaki en etkili ismi Maicon, kimseyi marke etmiyor. Olacak iş değil.





Trabzon'un ikinci golünde ise Galatasaray'ın Linnes'ten başlayarak takım olarak nasıl havlu attığını görüyoruz. Mentalite olarak bitmiş durumdaydı Galatasaray.

Linnes topu kaybediyor ve bir an duraksıyor, olabilir. Eren'e bakın, bırakmış durumda maçı, işte Gomis'in önemi burda ortaya çıkıyor. Gomis orda hemen doldurması gereken boşluğu dolduran ve çalışkan bir futbolcu. Fernando'ya dikkat edin, bu yüzden büyük oyuncu, hemen geliyor olması gereken yere. Linnes ise Trabzon'un tehlikeli çıktığını görüyor, deparla yerine dönmesi gerekirken jog halinde. Daha sonra Okay, geniş alanda Fernando'yu ekarte edip Yusuf'u görüyor. Artık orda Yusuf, Denayer ile 1'e 1 ve her şey olabilir. Nitekim gol oluyor.

Galatasaray'ın zayıf noktası kulübesi ve sol beki. Denayer belki denenebilir sol bekte özellikle deplasmanlarda. İç sahada ise ben Latovlevici'nin faydalı olacağını düşünüyorum. Linnes ise bana göre asla ilk 11 başlamamalı.

Kısaca, Tudor bence Selçuk ile başlayarak hata yaptı. Selçuk İnan'ın Galatasaray üzerindeki etkisi artık zehir gibi. İlk 11'de Selçuk olduğu anda camianın enerjisi düşüyor, bu bir gerçek. Selçuk önde olunan maçlarda skoru korumak adına oyuna dahil edilip topun Galatasaray'da kalmasını sağlayabilir. ancak bu rolden başka her rol, hem Selçuk'a hem de Galatasaray'a zarar getirir.

Galatasaray, Trabzon karşısına bence iyi hazırlanmadan çıkmış ve bunun bedelini ilk mağlubiyetini alarak ödedi. Tabii ki Halis Özkahya 20.dakikada Bero'yu atsa farklı bir maç izlerdik veya Olcay yerdeki N'Diaye'ye vurduğu anda kırmızı kartını çıkarsa yine farklı bir maç izlerdik. Ancak o zaman sadece Galatasaray'ın şansı yaver gitmiş olurdu.

Galatasaray'ın önünde Gençlerbirliği maçı var ve işleri tekrar yoluna koymak adına önemli bir fırsat bu sarı-kırmızılılar için. Değerlendirebilecekler mi? Göreceğiz.











Hiç yorum yok:

Yorum Gönder